Racist Sığınma Politikasında Renkli Yüz: Acımasızlığın Maskesi
Siyasi Ahlaksızlık: Avrupa’daki Göçmen Politikasında Renkli Yüzlerin Rolü
Avrupa’daki hükümetler, en sert, ırkçı ve insanlık dışı göçmen politikalarını uygularken, ırkçılıkla suçlanmamak için sihirli bir kalkan buldular. Bu kalkanın sırrı oldukça basit: acımasızlığı renkli bir yüzle örtmek. Bu makalede, Avrupa’da göçmen politikalarının nasıl şekillendiğini ve bu durumu nasıl yönetenlerin kimler olduğunu inceleyeceğiz.
Renkli Yüzler ve Göçmen Politikasının Değişimi
Avrupa’daki birçok hükümet, göçmen karşıtı politikalarını uygulamak için azınlık kökenli isimleri kullanarak, ırkçılıkla suçlanma riskini azaltmaya çalışıyor. Özellikle Birleşik Krallık, bu alanda en cynik taktiği uygulayan ülke olarak öne çıkıyor.
- Priti Patel: Uganda-Indian kökenli olan Patel, İçişleri Bakanlığı döneminde, kendi ailesinin geçmişte faydalandığı yolları suçlu hale getirdi.
- Suella Braverman: Kenya ve Mauritius kökenli olan Braverman, mültecilere karşı sert bir tutum sergileyerek, deportasyon uçuşlarını destekledi.
Siyasi Araçlar Olarak Azınlık Figürler
Eski Başbakan Rishi Sunak’ın döneminde, Braverman, ırkçılık suçlamalarını bertaraf etmek için mükemmel bir siyasi araç haline geldi. Şu anda, İşçi Partisi altında bile benzer politikalar, daha yumuşak bir dille ama aynı soğuk kalp ile sürdürülüyor.
- Shabana Mahmood: Britanya’nın ilk kadın Müslüman içişleri bakanı, mültecilere yönelik son derece sert ve ahlak dışı öneriler sunuyor.
Bu tür önlemler, yalnızca uluslararası sözleşmeleri ihlal etmekle kalmıyor; aynı zamanda en temel insani değerleri de zedeliyor. Ancak, göçmen kökenli bir kadın tarafından sunulduğunda, hükümetin İslamofobi ile suçlanma olasılığını azaltıyor.
Sağcı Partilerin Stratejileri
Aşırı sağ partiler bile, kendi imajlarını azınlık figürler aracılığıyla temizlemeyi başardılar. Reform UK, lideri Nigel Farage etrafında, göçmenlere karşı sert bir tutum sergileyen Zia Yusuf gibi figürleri öne çıkardı.
- Zia Yusuf: BBC Question Time gibi programlarda göçmen karşıtı argümanları savunarak, sağcı mesajları daha kabul edilebilir hale getiriyor.
Sonuç: Adalet ve Politika
Tüm bu gelişmeler, göçmen politikalarının ırkçı olup olmadığını sorgulamayı zorlaştırıyor. Hükümet, eleştirileri, "nasıl olur da ırkçı olur?" gibi basit bir argümanla geçiştiriyor.
Modern aracı figürler, görünüşteki çeşitliliği artırsa da, politikaların temel yapısını değiştirmiyor. Gerçek soru oldukça basit: Politikalar adil mi? Eğer değilse, bu politikaları uygulayanlar, renkleri ne olursa olsun, sadece dışlayıcı bir makinenin işleyişinin bir parçası olmaktan öteye gitmiyor.
Siz de bu konuda ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi bizimle paylaşın veya benzer makaleleri okuyun!
