İngiltere’deki Azınlıklar için St. George Bayrağı, Irkçı Şiddet Sembolü
Yeni Bir Milliyetçilik Akımı: St George Bayrağı ve Anlamı
Son zamanlarda, İngiltere sokaklarında yeni bir milliyetçilik akımı gözlemleniyor. "Vatansever" olarak adlandırılan bazı kişiler, İngiltere’nin kırmızı ve beyaz St George bayrağını sokak lambalarına, evlere ve hatta yuvarlakların ortasına asıyor. Ancak bayraklarla birlikte daha büyük bir soru da gündeme geliyor: Bu bayrak gerçekten neyi temsil ediyor?
Lutonlu bir çocuk olarak, çocukluk yıllarım, 2009’da kurulan ve Müslümanlara karşı şiddetli yürüyüşleriyle tanınan İngiliz Savunma Ligi’nin (EDL) yükselişiyle çakıştı. Lutonlu Tommy Robinson, Bury Park’ta, şehrin Güney Asya topluluğunun kalbinde, kışkırtıcı videolar çekerek adını duyurdu ve ardından kendisini ulusal düzeyde profesyonel bir İslamofob olarak yeniden tanıttı.
Bayrak ve Korku
EDL’nin her gösterisinde her zaman bir şey vardı: bayrak. Bu bayrak, duygu dolu ve saldırgan bir şekilde dalgalanıyordu. O zamanlar, EDL’nin Bury Park’ta yürüyüş yapmasından korkuyorduk. Robinson, "ülkenin battığını" anlatan videolar çekmek için Bury Park’tan geçerken sürekli tehditler savuruyordu.
O günlerde, evden yalnız çıkmanın gerçek bir risk taşıdığı bir korku ortamı vardı. Luton, o karanlık günlerden bu yana büyük mesafe kat etti; yerel topluluklar, aradaki uçurumu kapatmak için çaba gösteriyor. Ancak bu deneyimler, bayrağın benim için her zaman bir şey ifade ettiğini gösteriyor: ırkçılık ve onunla birlikte gelen şiddet.
Siyasi Bir Araç Olarak Bayrak
Bugün, bu bayrağın yükseltilmesi, onun siyasi bir araç haline geldiğini gösteriyor. Müslümanlar ve Asyalılar, özellikle Luton gibi yerlerde, asıl kabul edilmeyenler olarak damgalanıyor. Bu "gurur" olarak adlandırılan durumun gerçek anlamı, tam olarak budur.
Son haftalarda, bazı azınlık grupların bayrağı sahiplenmeye çalıştığını gözlemledim. Bazıları, bu bayrağın bir gurur kaynağı olabileceğini savunurken, diğerleri bu gösterileri zararsız buluyor. Ancak bu iki tutum da, bu eylemi meşrulaştırma ya da zararsızmış gibi gösterme riskini taşıyor.
Ekonomik Düşüş ve Aşırı Sağın Yükselişi
Son yirmi yılda, İngiltere önemli bir ekonomik düşüş yaşadı. İnsanlar, doktor randevusu almak ya da marketten alışveriş yapmak gibi basit ihtiyaçlara erişmenin neden bu kadar zorlaştığını anlayamıyor. Reform Partisi gibi aşırı sağcı sesler, sığınmacıları ve "kültürel gurur" eksikliğini basit bir çözüm olarak gösteriyor.
Ancak bu sözde "kültürel gurur", azınlık topluluklarının temizlenmesi üzerine inşa ediliyor – Britanya’nın beyaz olarak ilan edilmesiyle. Luton’da, yuvarlakların kırmızı ve beyaz renklere boyandığını ve büyük Müslüman ve işçi sınıfı topluluklarının bulunduğu bölgelerde St George ve Union Jack bayraklarının dalgalandığını gördüm. Bunun arkasındaki niyetin inkar edilmesi, kasıtlı bir körlükten başka bir şey değil.
Dışlayıcı Bir Sembol
Hatta başbakan bile, evinde tuttuğu bayraktan bahsediyor. Bir ülkenin liderinin bayrak tartışmasına bu kadar verimsiz bir şekilde katılması, toplumda ırkî azınlıkların günlük yaşamında korku hissetmelerine neden oluyor.
Artık Filipinli bir hemşirenin bir parkta saldırıya uğradığını, Portsmouth’daki bir caminin önünde Müslüman erkeklere bıçakla tehditler yapıldığını ve genç bir Asyalı erkeğin canlı yayında ırkçı bir saldırıya uğradığını gördük. Bu olaylar, izole edilmiş durumlar değil. Hepsi, bayrağın sembolize ettiği aynı söylemi paylaşıyor.
Sonuç ve Okuyucuya Çağrı
Luton’da büyümek, bu bayrağın gölgesinde yaşamak demekti – korku, sindirme ve dışlanma gölgesi. Bugün, bayrakların sokak lambalarından ya da yuvarlaklardan dalgalandığını gördüğümde, bu bana gurur değil, gücü anlatıyor – kimin ait olduğu ve kimin olmadığı.
Britanya, bu gerçekle yüzleşene kadar, St George bayrağı birleştirici bir sembol olmaktan çok, Britanya’nın azınlık topluluklarının hoş karşılanmadığını gösteren bir uyarı olarak kalacaktır.
Düşüncelerinizi paylaşmak ya da bu konuda daha fazla makale okumak için lütfen yorum yapın!