Filistinli Hemşire, Hastalar Tarafından İnsani Sığınma Erişimi Engellendi
Kürtler, Gazze Savaşı Sonrası Ayrımcılıkla Karşılaşıyor: Bir Filistinli Hemşirenin Hikayesi
Kuzey İsrail’de yaşayan bir Filistinli hemşire, İran roket saldırıları korkusuyla insanların sığındığı bir bombalı sığınma yerine giremeyişini anlattı. Bu olay, Filistinli tıbbi çalışanların karşılaştığı ayrımcılığın son zamanlarda nasıl arttığını gözler önüne seriyor.
Giriş: Ayrımcılıkla Yüzleşmek
Yerli bir klinikte çalışan bu hemşire, sığınma yerine girmek istediğinde kapının yüzüne kapandığını belirtti. O sırada tıbbi üniforma giymekte olan hemşire, kendisini tanıdıklarını ve klinikte çalıştığını bildiklerini, ancak yine de içeriye almadıklarını söyledi. “Acil durum alarmı çaldığında arabamı durdurdum. Diğer İsraillilerin sığınma yerine doğru koştuğunu gördüm ve ben de öyle yaptım,” dedi. Ancak sığınma yerine girişinde “Hayır, sen bir Arapsın” yanıtını aldı.
Ayrımcılığın Artışı
Bu olay, 7 Ekim saldırılarından ve Gazze savaşından sonra İsrail’deki Filistinli tıbbi çalışanlara yönelik ayrımcılığın ne kadar kötüleştiğini gösteriyor. Filistinli hemşire, “Ben bu topluma tıbbi hizmet sunuyorum ve onların kasabasında çalışıyorum. Benim kim olduğumu biliyorlar. Onlar benim hastalarım ve ben hepsini tanıyorum,” diye ekledi.
- Ayrımcılığın Büyüdüğü Ortam:
- 7 Ekim saldırıları sonrası Filistinli sağlık çalışanlarına kötü muamele artmıştır.
- Sığınma yerine kabul edilmeyen bir başka Filistinli çalışan, “Patronun seni düşünsün,” diye itiraz edildiğini belirtti.
Sığınma Yeri Yerine Açık Alan
Sığınma yerine alınmayan hemşire, açık bir alanda, bir balkonun altında saklanmayı tercih etti. “Bir İsrailli Rus kadının yere yattığını gördüm. Ona yardım ettim ve sakinleştirdim. Ben bir insanım, Arap ya da Müslüman ya da Yahudi olmadan önce,” dedi.
Racist Saldırılar Devam Ediyor
Aynı bölgede başka bir Filistinli çalışma, hamile bir kadını tahliye ettikten sonra ırkçı saldırılara maruz kaldığını anlattı. “Hamile kadını sırtımda taşıdım. Dışarı çıktığımda, bir grup İsrailli ‘Arap, Arap, Arap’ diye bağırıyordu,” dedi.
Yasal Adımlar ve Çözüm Önerileri
İsrail Knesset üyesi Ahmad Tibi, “Bu ırkçı ayrımcılık, faşist bir hükümet ve Kahanist bir Knesset altında yaygın bir fenomen haline geldi,” dedi. Ayrımcılığa maruz kalanların şikayette bulunmaları gerektiğini vurguladı.
Ofer Cassif, bir başka Knesset üyesi, ayrımcılıkla ilgili vakaların bildirilmesi için bir hotline kurulması çağrısında bulundu. “Bu kabul edilemez, yasadışı, tehlikeli ve ırkçı bir fenomen,” diyerek durumu eleştirdi.
Sonuç: Toplumdaki Ayrımcılığa Dikkat Çekmek
Filistinli vatandaşlar, İsrail nüfusunun yaklaşık yüzde 20’sini oluşturuyor. Ancak, Filistinli mahalleler genellikle göz ardı ediliyor. Bu durum, halk sağlığı ve güvenliği açısından ciddi sorunlar yaratıyor.
Okuyucularımızı, bu konudaki düşüncelerinizi paylaşmaya ve benzer makaleleri okumaya davet ediyoruz. Ayrımcılığa karşı ortak bir duruş sergilemek önemlidir.