Rached Ghannouchi: Babamın fikirleri bu utanç verici dönemi aşacak
Baba Rached Ghannouchi’nin Açlık Grevi ve Tunus’ta Demokrasi Mücadelesi
Geçtiğimiz hafta, 84 yaşındaki babam Rached Ghannouchi, bir açlık grevine başladı. Bedeni zayıf, sağlığı kırılgan; ancak dar hücresinden açlık seçeneğini tercih etti – kaçış olarak değil, dayanışma olarak. Bu grevi, Tunus Cumhurbaşkanı Kais Saied’in darbesine karşı muhalefetin merkezindeki isimlerden biri olan, anayasa hukuku profesörü Jawhar Ben Mbarek için gerçekleştirdi.
Ben Mbarek, bir haftadır hayati tehlikeyle yüzleşerek açlık grevi yapıyordu ve babam ona katıldığında, bu grev Tunus’un hapishanelerinde yayılmaya başladı. Artan sayıda siyasi tutuklu, rejimin acımasızlığına boyun eğmeyi reddediyor. Bu, zulme uğramış olanların son dili: bedenin dili, reddetmenin anlatımı.
Tunus’taki Siyasi Tutukluların Durumu
Tunus genelinde siyasi, sendikal ve sivil toplum figürleri – muhalefet liderleri, yargıçlar, gazeteciler, avukatlar ve blog yazarları – Saied’in hapishanelerinde zindanda kalıyor. Temmuz 2021’deki kendi kendine darbe sonrası, ülkemiz tek bir aktör tarafından sahnelenen bir tiyatro haline getirildi.
- Hapisteki Siyasi Figürler:
- Muhalefet liderleri
- Gazeteciler
- Avukatlar
Kuruluşlar boşaltıldı, yasalar yeniden yazıldı – devrim sokaklarında doğan hayaller gölgelerin içine itildi. Ancak, hücresinin demir kapısının ardında babam bir mesaj göndermiştir – umutsuzluk değil, birliktelik. "Tunus, anlaşmazlıkları bir kenara bırakmanızı ve onu savunmak için harekete geçmenizi istiyor" diye yazdı.
Demokrasi İçin Mücadele
Babam, özgürlüğün kendisi ve diğerleri için istendiğine dair inancını sürdürdü. "Demokrasi, Batılı bir lüks değil, evrensel bir gereklilik" diyor. Diktatörlüğü, Arap dünyasının en yıkıcı hastalığı olarak görüyor; onurunu tüketen ve vatandaşları tebaaya dönüştüren bir hastalık.
Hapisteyken bile fikirleri, duvarların aşamadığı sınırları aşıyor. Zindanlarda geçirdiği yıllar boyunca “İslam Devletinde Kamu Özgürlükleri” adlı kitabını yazdı; bu eser, vahiy ile aklı, inanç ile demokrasiyi uzlaştırmayı hedefliyordu.
Yeni Bir Siyasi Dili Şekillendirmek
Babamın hikayesi, El Hamma’da, Gabes’te bir tarım ailesinde başladı. Sıcak güney güneşi altında tarlayı sürmek için yetiştirildi. Bu toprak, Tunus’un en parlak çocuklarını yetiştiren bir yerdi. Babam, hayatı boyunca hareketsiz kalmayı reddetti; daima okudu, yazdı, dua etti, egzersiz yaptı, düşündü, dinledi ve açıkladı.
- Hapiste Geçirdiği Dönem:
- "Kuran’ı ezberledi."
- "En önemli eserlerini yazdı."
Demokratik İdealler ve Uygulama
2011 devriminden sonra, babam, ilk özgür seçimleri kazanan Tunus’un en büyük siyasi partisinin lideri olarak, demokrasiyi yaralı bir cumhuriyetin toprağına yerleştirmeye çalıştı. Diktatörlük izleri taşıyan kurumları yeniden inşa etme çabaları, onun derin bir reform ve ortak bir kamu yararı için uzlaşma arzusunu içeriyordu.
Ancak, bu süreçte babam sürekli bir çarpıtma ile karşı karşıya kaldı. Diktatörlükler onu bir gölge haline getirdi; Arap Baharı sonrası bu kampanyalar daha da derinleşti. Bugün, Saied’in despotizmi altında, dünya üzerindeki en yaşlı siyasi tutsaklardan biri olarak yeniden zindanda.
Sonuç: Umut ve Dayanışma
Bu yeni karşı devrim geçici olacaktır. Değişimin kaçınılmaz olduğuna dair bir inanç artıyor; karanlık, kenarlarından ince ince eriyor. Babamın fikirleri, her hapisten, her iftiradan, her zorbalıktan daha uzun süre yaşayacaktır.
Babamın 1987’deki duruşmasında söylediği gibi: "Ben, şiddete dayanmayan bir İslami hareketin kurulmasına yardımcı olduğum için gururluyum. Ve eğer kanım dökülürse, bunun bu ülkede dökülen son kan olmasını ve özgürlüğün açtığı bir gül olmasını diliyorum."
Bu dua, neredeyse kırk yıl önce söylenmiş olsa da, hâlâ yankılanıyor. Onun ruhu ve fikri, hiçbir kapı ya da yüksek duvar tarafından söndürülemeyecek kadar güçlü.
Eğer bu konuyla ilgili düşüncelerinizi paylaşmak isterseniz veya ilgili makaleler okumak isterseniz, lütfen yorumlarınızı bırakın.
