İsrail’in Katar’a Saldırısı, Arap Dünyası İçin Uyanış İşareti
Qatar ve İsrail: Sınırları Aşan Bir Saldırı
Eğer herhangi bir devlet, İsrail saldırısından güvende olmayı bekleyebilecekse, bu ülke kesinlikle Katar olmalıydı. Küçük bir ülke olan Katar, İsrail için gerçek bir tehdit teşkil etmiyor. Amerika Birleşik Devletleri’nin müttefiki olan Katar, Orta Doğu’daki en büyük Amerikan askeri üssüne ev sahipliği yapıyor. Mayıs ayında Katar, ABD ekonomisine yüz milyarlarca dolar yatırım yapma sözü vermişti. Ayrıca, birçok çatışmada arabuluculuk yaparak barışsever bir imaj oluşturmuştur. Ancak, bu karakterizasyon fazla basit olabilir.
Katar, aslında hiçbir zaman güvende hissetmemeliydi ve bölgede başka hiçbir ülke de hissetmemeli. İsrail, devletler arasındaki ilişkileri yöneten kurallara bağlı değildir. Uluslararası hukuku çiğner ve genişlemeye yönelik ilahi bir yetki iddiasında bulunarak, önünde engel olan herkesi ortadan kaldırılması gereken bir engel olarak görür.
İsrail’in Saldırganlığı
İsrail, yalnızca hukukun üstünlüğünü hiçe sayan bir devlet değil, aynı zamanda tüm normları ve gelenekleri reddeden bir devlettir. Liderleri uzun zamandır, Irak’taki Fırat Nehri’nden Mısır’daki Nil Nehri’ne kadar uzanan "Büyük İsrail" vizyonunu desteklemektedir. Bu, gizli bir komplo değil; İsrail politikasını takip etmek, durumu anlamak için yeterlidir. Ağustos ayında Başbakan Benjamin Netanyahu, bu projeye olan bağlılığını İsrail televizyonunda yineledi.
Uluslararası Cevapsızlık
On yıllardır, İsrail, Arap topraklarını yasadışı bir şekilde işgal ediyordu ve Filistin halkına karşı bir yok etme kampanyası yürütüyordu. Hiçbir ülke, Birleşmiş Milletler’in daha fazla kararına maruz kalmamıştır. Son iki yılda, İsrail Gazze’yi yerle bir etti; 64.000’den fazla Filistinli hayatını kaybetti, çoğunluğu kadınlar ve çocuklardı. Gazze’deki eylemleri soykırım olarak nitelendiren İsrail insan hakları grupları dahi bu gerçeği kabul etmeye başladı.
Gazze’deki Durum
Gazze’de İsrail, "Dahiya Doktrini" adı verilen bir strateji uyguluyor. Bu doktrin, sivil ve sivil alanlara maksimum zarar verme çağrısı yapıyor. Sivil kayıpları önlemek istemiyor; aksine, bunları kasıtlı olarak hedef alıyor. İsrail medyasına göre, güçleri kendilerine bir komutanı hedef almak için 100 sivilin öldürülmesine izin veren bir oranla hareket ediyor.
Saldırı ve Sonuçları
Katar’a yapılan saldırı, Hamas yetkililerinin aile bireylerini ve bir Katar subayını öldürdü. Katar, bu saldırıyı "korkak, suçlu bir saldırı" olarak kınadı. Bu durum, birçok ders çıkarılmasını sağladı; bunlardan ilki, Arapların pasifliğinin, kontrolsüz bir devlet olan İsrail’e karşı işe yaramadığıdır.
Bölgesel Düşünceler
Arap ülkeleri, İsrail karşısında zayıf durdukları sürece bu tür saldırıların devam edeceği açıktır. Bazı güçlü Arap ülkeleri ise İsrail ile iş ilişkilerini derinleştirmeye devam ediyor. Mısır, sadece üç hafta önce İsrail ile 15 yıl boyunca 35 milyar dolarlık dev bir gaz anlaşması imzaladı.
Bu saldırı, Katar ve ABD’nin ilişkilerini de sorgulatmaktadır. Eğer bir üs, müttefiki olan bir ülkenin saldırısını engelleyemiyorsa, ne işe yarar?
Sonuç ve Gelecek
Bölge ülkeleri artık zor sorularla yüzleşmek zorunda. Arap devletleri, İsrail’e karşı askeri bir yanıt vermek için bir araya gelebilir mi? Yoksa mevcut pasiflikleri devam mı edecek? Her durumda, bu saldırı, bölgedeki her başkentin potansiyel bir hedef olduğunu göstermektedir.
Sonuç olarak, cevaplanması gereken daha çok soru var. Ancak, bir gerçek net: İsrail, durdurulmadığı sürece durmayacaktır.
Bu konudaki düşüncelerinizi bizimle paylaşmayı unutmayın. Ayrıca, bu makaleye benzer daha fazla içerik için sitemizi ziyaret edin.