İslamofobi ve Anti-Filistin Irkçılığı Nasıl Ortaya Çıktı?
İslamofobi ve Anti-Filistinizm: Bin Yıllık Bir Tarihsel Bağlantı
İslamofobi ve anti-Filistinizm, birbirinden ayrılmaz bir şekilde bin yıl önce doğdu. Bu ideolojiler, fetihlerin maskesi olarak çağdaş isimlerini almadan çok önce, Filistinliler zaten bir hedef haline gelmişti. 11. yüzyılda, bugünkü gibi, Filistin’in yerli sakinleri olarak, çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu bu halk, yok edilmek amacıyla işaretlenmişti.
Filistin, hem ilk Avrupa yerleşim kolonisi hem de sonuncusu olma talihsizliğini yaşadı; bu felaket, Filistin halkının hâlâ acı çekmesine ve karşı koymasına neden olmaktadır. Filistinliler, Avrupa orduları tarafından hedef alınan ilk Arap Müslümanlar ya da Hristiyanlar değildi. İlk hedef, İspanya, Sicilya ve güney İtalya’nın Arap Müslümanlarıydı. Bu bölgeler, Normanlar tarafından fethedilerek Latin Hristiyanlığının sınırlarını genişletmek amacıyla Arap Müslüman yönetiminden alınmıştı.
Haçlı Seferleri ve Filistin
Latince Hristiyanlığın "Kutsal Savaş" olarak adlandırdığı bu fetihler, daha sonra Birinci Haçlı Seferi olarak bilinecekti. Haçlı Seferleri, İberya’daki Reconquista’nın coşkusunu da ateşleyerek, bu seferin "Jerusalem’e ikinci yürüyüş" olarak görülmesine yol açtı. Ancak, Filistin, Latin Hristiyanlığı ile komşu bir bölge değildi; bu topraklar, Avrupa’nın paganlarının dönüştüğü inancın köken aldığı yerdi.
Filistin halkının, Haçlılar gözünde "kötü bir ırk" olarak tanımlanmasının sebebi, Latin Hristiyanlar olmamalarıydı. Benzer şekilde, Siyonist projenin Filistin’i fethetme amacıyla başladığı dönemden itibaren, Filistin halkının son Haçlılar gözündeki "günahı" ise, Yahudi olmamalarıdır.
Müslümanlar Üzerindeki Savaşın Tarihçesi
-
yüzyıldan itibaren anti-Islam, Latin Haçlı savaşlarının yapısını oluştururken, 19. yüzyılda Avrupa’nın beyaz Hristiyan üstünlüğü ve Doğu’culuk bu rolü üstlenmiştir. İslam, hala belirleyici bir faktör olarak kalsa da, şimdi Avrupa’nın ortaya koyduğu çeşitli sorularla birleşmiştir; İngilizlerin "Yahudi Sorunu" ve "Doğu Sorunu" olarak adlandırdığı bu kavramlar bu dönemde ortaya çıkmıştır.
- yüzyıl sonlarından Birinci Dünya Savaşı’nın sonuna kadar Müslümanlar üzerindeki savaş durmamıştır. 1820 ile 1914 yılları arasında beş milyon Osmanlı Müslümanının öldüğü tahmin edilmektedir. Filistin halkı bazı bu cinayetlerden kurtulmuş olsa da, 20. yüzyılda Hristiyan Batı tarafından esas olarak Araplar olarak algılanmışlardır.
İslamofobi ve Filistin Karşıtı Ayrımcılık
11 Eylül saldırılarının ardından, Batı’daki İslamofobi yeniden tanımlandı; George W. Bush’un 2001’de ifade ettiği gibi, yeni bir "Haçlı Seferi" başlatıldı. Bu, Filistinlilerin, Batı’nın gözünde, yenilmesi gereken istenmeyen Müslümanlar olarak yeniden tanımlanmasıyla sonuçlandı. Tüm bunlar, Filistin halkının direnişinin ve Batı dünyasının ideolojik yapısının tehdit altında olduğunu gösteriyor.
Sonuç ve Çağrı
Her ne kadar tarih boyunca İslamofobi, Filistin karşıtlığına bir bahane olmuşsa da, günümüzde anti-Filistinizm, Avrupa ve ABD’deki İslamofobiyi beslemektedir. Filistin halkı, yeni Haçlılar tarafından ezilmeye çalışılmasına rağmen, direnişlerini sürdürüyor. Trump’ın Gazze için mevcut planları, bir Haçlı Seferi çağrısının yankıları olarak değerlendirilebilir.
Okuyucularımızı bu konudaki düşüncelerini paylaşmaya ve ilgili makaleleri okumaya davet ediyoruz. Filistin’in tarihi ve günümüzdeki durumu hakkında daha fazla bilgi için Middle East Eye ve Al Jazeera gibi kaynakları ziyaret edebilirsiniz.