İsrail’in Suriye’deki saldırıları, Druzileri etkileme planını hızlandırıyor
İsrail’in Sektörel Şiddetle İlişkisi ve Suriyeli Druzların Direnişi
Geçtiğimiz hafta, İsrail askeri, Gazze’deki Filistinlileri yok etme, Batı Şeria’da bombalama ve vurma, Lübnan’a saldırma ve Suriye topraklarında – başkent Şam dahil – çeşitli bombalama operasyonları yürütme gibi yoğun programından biraz zaman ayırarak, "aşırı bir grup" olduğunu iddia ettiği bir hedefe özel bir hava saldırısı düzenledi. Bu saldırı, İsrail’in, Suriye’deki Druz topluluğunu koruma vaadini yerine getirmek için yaptığı bir girişim olarak öne çıktı.
Sektörel Şiddet ve Siyasi Durum
Eski Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ın rejiminin geçen Aralık’ta Hay’at Tahrir al-Sham (HTS) tarafından düşürülmesinin ardından, Suriye Alavitleri ve Druzlar üzerinde devlet bağlantılı mezhepsel şiddet patlak verdi. Dini azınlıklar, geleceğe dair artan bir korku içinde hissediyor.
Suriye’nin geçici kendini ilan eden başkanı ve eski El Kaide komutanı Ahmed el-Şaraa, dini azınlıkların korunacağına dair güvence verse de, rejim, toplumun birçok yönünde "Sünni İslamcı" kısıtlamaları uygulamaya başlamıştır. Bununla birlikte, devlet bağlantılı gruplar ve devlet dışı milisler tarafından mezhepsel şiddet devam etmektedir.
İsrail’in Mezhepsel Stratejisi
Bu mezhepsel şiddet ortamında, İsrail, 1920’lerden beri takip ettiği bir programı ileriye taşıma fırsatı gördü: Filistin ve çevresindeki Arap ülkelerinde dini gruplar arasında yeni bölünmeler yaratmak ya da var olanları istismar etmek. Bu strateji, klasik bir böl ve yönet taktiği olarak öne çıkmaktadır.
İsrail’in bu devam eden politikası, İsrail’in iddia edilen varoluş sebebine daha fazla meşruiyet kazandırmayı hedeflemektedir. Bu, Avrupa Siyonist yerleşimcisi olarak değil, dini mezhepsel bir devlet olarak tanınma çabasıdır. Dini azınlıkları korumak amacıyla yerli dini grupları ayrı devletçiklere bölmek, Orta Doğu genelinde bu modelin uygulanması gerektiği fikrini desteklemektedir.
Druz Toplumunda Sektörel Bölünmeler
İsrail’in bölgede normalleşebilmesi için böyle mezhepsel devletçiklerin oluşturulması gerektiğine inanmaktadır – özellikle Lübnan ve Suriye’de. 1930’larda, İsrail liderleri Lübnan Maronitleri ile ittifak kurdu ve 1946’da mezhepsel Maronit Kilisesi ile siyasi bir anlaşma imzaladılar.
Druzlar, başlangıçta çok marjinal görüldükleri için dışlandılarsa da, 1920’lerin sonu ve 1930’ların başında, Siyonist liderler onları kendi taraflarına çekmek için yoğun bir kampanya başlattı. Druzların, Siyonistlerin hedefi olmasına yönelik bu çabalar, 1920’lerin başından itibaren Filistin Druz nüfusunu hedef almıştır.
Zaman İçinde Druzların Durumu
Birinci Dünya Savaşı sonrasında, Siyonist liderler, Filistinli Hristiyanlar ve Müslümanlar arasında mezhepsel bölünmeler yaratma çabalarına giriştiler. Bununla birlikte, Filistinliler, 1918’de kurulan "Müslüman-Hristiyan Dernekleri" aracılığıyla Siyonizm ve Britanya işgaline karşı birleştiler.
1930’ların ikinci yarısında, Siyonistler, Filistinli Druzların, anti-kolonyal isyana katılımını engellemek amacıyla mezhepsel kampanyalarını yoğunlaştırdı. Bu dönemde Druz liderleri, isyan sırasında işbirlikçi olarak damgalandı.
Sonuç ve Direniş
İsrail’in mevcut çabaları, Suriyeli Druz liderliğini kendi yanına çekmeye yönelik olsa da, Suriyeli Druz liderleri, bu İsrail saldırısına karşı durarak, kendilerinin Suriye halkının bir parçası olduklarını vurgulamaktadır. Onlar, yeni "İslamcı" ve mezhepsel rejimin politikalarını da kınamaktadır.
Siz de bu konuda ne düşünüyorsunuz? Fikirlerinizi paylaşın ya da benzer konularla ilgili diğer makaleleri okuyun!
Daha Fazla Bilgi İçin
Bu makale, Siyonizm ve mezhepsel şiddet üzerine güncel bir değerlendirme sunmaktadır.