Biden'ın 'İslamofobiyle Mücadele' Planı, ABD Şiddetini Gizliyor

Biden’ın ‘İslamofobiyle Mücadele’ Planı, ABD Şiddetini Gizliyor

Beyaz Saray, İslamofobi ile Mücadele Strateji Kılavuzunu Yayınladı

12 Aralık’ta Beyaz Saray, İslamofobi ve anti-Arab nefretine karşı bir strateji kılavuzu yayınladı. Bu kılavuz, ABD Başkanı Joe Biden’ın, Ekim 2023’te bir ev sahibi tarafından öldürülen altı yaşındaki Filistinli-Amerikalı Müslüman Wadea al-Fayoume’nin ölümünü kınayan bir açıklama ile başlıyor. Bu trajik olay, Amerika’nın desteklediği Filistinlilere yönelik soykırımın yeni başladığı bir dönemde gerçekleşti.

Biden, ABD’deki mevcut iklimi 11 Eylül saldırıları sonrası duruma benzeterek, Müslümanlar, Araplar ve Güney Asyalıların hedef alındığını belirtiyor. Ancak Biden’ın açıklamaları, bu topluluklara yönelik şiddetin nedenleri ve devletin bu grupları marjinalleştirmedeki rolü konusunda belirsizlikler içeriyor. Özellikle, Trump’ın Müslüman yasağını örnek göstererek, ayrımcı politikaların yanlış olduğunu vurguluyor ve göreve başladığı gün bu yasağı iptal ettiğini belirtiyor.

İslamofobi ile Mücadele Stratejisi – Kılavuzun İçeriği

Beyaz Saray’ın yayınladığı strateji kılavuzu, Biden yönetiminin Müslüman topluluklarla yüzeysel ve sembolik bir etkileşimini gözler önüne seriyor. Kılavuz, nefret suçlarını ve devlet şiddetini norm dışı olaylar olarak ele alıyor; bu da köklü nedenleri göz ardı ediyor ve İslamofobi ile anti-Arab nefretinin gerçek sorunlarıyla başa çıkmıyor.

  • Biden’ın Açıklamaları ve Gerçekler: Biden, kılavuzda, "Bu ülkenin kurulduğu hayali gerçekleştirmeliyiz: özgürlük ve fırsat herkes içindir" diyor. Ancak bu ifadeler, soykırım, marjinalleşme ve dışlanma gibi tarihsel gerçeklerle çelişiyor.
  • Hükümetin Rolü: Biden, nefretin asla yok olmadığını, sadece gizlendiğini belirtiyor. Ancak bu, devletin nefretin yayılmasına olan katkısını görmezden geliyor.

Devletin Nefret Suçlarına Yaklaşımı

Biden yönetiminin nefret suçlarıyla mücadeleye yönelik yaklaşımı, stratejik olarak yanıltıcı. Nefret suçlarının varlığını kabul etmek, devletin adaletin tarafsız bir yargıcı olduğu yanılsamasını besliyor. Biden’ın kılavuzda "anti-Müslüman nefrete karşı durmak, özgürlük ve adalet üzerine kurulu bir ülke için gereklidir" ifadesi, bu yanılsamanın bir örneğidir.

  • Gerçek Değişim İçin Gerekenler: Kılavuz, Müslüman toplulukların gerçek ihtiyaçlarını karşılamak yerine, sadece yüzeysel öneriler sunuyor.
  • Sembolik Eylemler: Kılavuzda yer alan bir eylem, Beyaz Saray’da Müslüman topluluklarla bağlantı kurma pozisyonunun yeniden kurulmasıdır. Ancak bu, topluluğun haklarını savunmaktan çok, yönetimin görüşlerini desteklemek için tasarlanmış bir arayüz sağlamaktadır.
AYRICA OKUYUN  ABD Yüksek Mahkemesi Tahawwur Rana'nın iade talebini reddetti

Sonuç

Biden yönetiminin İslamofobi ile mücadelesi, mevcut devlet şiddetinin hedef aldığı topluluklar üzerinde bir sembolik bir çaba olarak kalıyor. Bu kılavuz, gerçek bir değişim sağlamak yerine, Biden’ın mirasını savaş suçlusu olarak pekiştiriyor. Bu bağlamda, Filistinli, Arap ve Müslüman topluluklar, kendi güvenliklerini sağlamanın yollarını aramaya devam ediyor.

Siz Ne Düşünüyorsunuz?

Bu konuyla ilgili düşüncelerinizi bizimle paylaşın veya benzer makaleleri okumaya devam edin.

Benzer Haberler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir