Yeni Faşizm: İsrail, Trump ve Avrupa’nın Özgürlük Savaşı İçin Model mi?
Fasizmin Yeniden Yükselişi: Batı’nın Unutulmuş Tehdidi
Fasizm, II. Dünya Savaşı sırasında görünüşte yok edildikten sonra Batı’da sadece uyku halinde kalmadı. Şimdi, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’nın birçok bölgesinde bu ideolojinin yeniden yüzünü gösterdiğine dair erken belirtiler var. Fasizm, insan değerleri konusunda ırkçı hiyerarşiler savunan bir ideoloji olarak, kimlerin hak sahibi olduğunu ve kimlerin olmaması gerektiğini belirliyor. Bu makalede, Fasizm’in yeniden yükselişini ve bunun Batı’nın siyasi yapısını nasıl etkilediğini inceleyeceğiz.
Fasizmin Yeniden Doğuşu
Fasizm, son yıllarda Batı’da yeniden ortaya çıkıyor ve bu durum, yabancılara karşı artan bir güvensizlik ve korku ile kendini gösteriyor. Göçmenler, Batı’nın içinden yıkıldığı düşünülen bir tehdit olarak algılanıyor. ABD’de, sürekli bir oturum iznine sahip bir kişi, deportasyon işlemleri için gözaltına alındı. Bu, Batı’nın siyasi ikliminin ne kadar değiştiğini gösteriyor.
Siyasi Tartışmalar ve Kısıtlamalar
Batı’da, hükümetlere karşı yapılan siyasi eleştiriler, eski yasalar ve yeni yasalarla damgalanıp bastırılıyor. Liberal akademik kurumlar, hukuki ve mali yaptırımlarla tehdit edildiği için geri adım atıyor. Yargı sistemlerinin yürütme yetkisini anlamlı bir şekilde denetleyeceğine dair çok az bir umut var.
Aşırı Sağın Gücü
Aşırı sağ, artık yeni bir siyasi gündem oluşturuyor. ABD’deki milyarder TV yıldızı Donald Trump’tan, Birleşik Krallık’taki Nigel Farage’a kadar birçok figür, bu ideolojiyi temsil ediyor. İtalya, Macaristan, Finlandiya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Hollanda ve Hırvatistan gibi ülkelerde hükümetlerin içinde fasizm eğilimli partiler bulunuyor. Fransa, Almanya, Avusturya ve İsveç’te açıkça aşırı sağ partiler güç kazanıyor.
Batı’daki Tehditler
Bu gelişmelerin ardında yatan sebep ise, Batı’nın temel haklar üzerindeki baskısıdır. Özellikle siyasi konuşma ve akademik özgürlük, İsrail’in korunması adına yapılan baskılarla hedef alınıyor. Fasizm, bu bağlamda, Gazze’deki Filistinlilere karşı gerçekleştirilen soykırımla birlikte daha belirgin hale geliyor.
Tarihsel Bağlam
Fasizm, 1930’larda ve 1940’larda Avrupa’da yükseldi ve bu durum, uluslararası kuruluşların güçlendirilmesine yol açtı. Birleşmiş Milletler, insan haklarını koruma amacıyla kurulmuştu, ancak İsrail’in Filistin topraklarında gerçekleştirdiği etnik temizlik, bu ilkelere aykırıydı.
Sonuç ve Çağrı
Fasizm, ırk hiyerarşileri ve sömürgeleştirme fikirlerini Batı’ya yeniden entegre ederek, insan hakları kavramını zayıflatıyor. Bu, Batı’nın kendi değerleri ve medeniyeti ile çelişen bir durum. Bu nedenle, okuyucularımızı bu makale hakkında düşünmeye ve konuya dair daha fazla bilgi edinmeye davet ediyoruz. Düşüncelerinizi bizimle paylaşın veya ilgili diğer makaleleri okuyarak bu önemli tartışmaya katılın.
Bağlantılar:
