Gaza, Trump’ın Sömürgeci Planını Neden Alt Edecek?

Gaza’nın Tarihi ve Kültürel Soykırımı: Unutulmaz Bir Mirasın Yok Olması

ABD Başkanı Donald Trump, tarihsel nüanslara pek dikkat etmeyen bir lider olarak, Gazze için en iyi planın “bölgeyi yerle bir etmek ve yıkılmış binalardan kurtulmak” olduğunu savunuyor. Bu yaklaşım, Amerikan işgali ve yeniden inşa projeleri için bir zemin oluşturuyor.

Reform UK lideri Nigel Farage da benzer şekilde, Gazze’nin “kumarhaneler ve gece hayatı” ile dolu bir yer olabileceğini hayal ederek, tarihsel bağlamdan tamamen kopmuş bir kolonizatör edasıyla konuşuyor.

Bu, fetih mantığının bir yansımasıdır. İlk önce işgal ve yıkım; ardından yıkıntıların üzerinde durarak, toprağın boş olduğunu ilan etme.

Gazze’nin Tarihi ve Kültürel Mirası

Önümüzdeki görüntü sadece bir savaş değil, aynı zamanda kültürel bir soykırımdır. Gazze’nin geçmişini silme amacıyla yapılan bu hesaplı saldırılar, bölgenin insanlarının gelecekteki hak taleplerinin reddedilmesine yönelik bir girişimdir.

İsrail’in saldırıları yalnızca yaşayanları değil, aynı zamanda tarihin kendisini hedef alıyor. 200’den fazla miras alanı yok edildi – bu, kaza ya da yan hasar değil, Gazze’yi kendi geçmişinden koparma amacına yönelik kasıtlı bir kampanyadır.

Yıkılan Tarih: Gazze’nin Mirası

M.Ö. 800 yılına kadar uzanan Anthedon Limanı, Fenike gemilerinin yola çıktığı yer, haritadan silindi. Gazze’nin en büyük ve en eski camisi olan Büyük Cami, imparatorluklara dayanmayı başardı fakat bu savaşa dayanamadı.

Yüzyıllardır Hristiyanların dua ettiği Saint Porphyrius Kilisesi, sığınak arayan sivillerin arasında bombalandı. Dünyanın en eski manastırlarından biri de savaşta zarar gördü.

Gazze’deki 1,100’den fazla caminin saldırıya uğradığı bildiriliyor; bunların üçte biri tamamen yok edildi. Üç kilise de yok edildi ve 40 mezarlık hedef alındı; ayrıca mezarlar açıldı ve cesetler çalındı.

Geçmiş, yerinden kazınarak ve saygısızlık edilerek yok ediliyor. Bu sadece bir yıkım değil; Gazze’nin ve halkının bu topraklara ait olduğu fikrini silmeye yönelik bir girişimdir.

Gazze’nin Kültürel Kimliği ve Direnişi

Gazze, Roma gençken bile antik bir yerleşim yeri olarak varlığını sürdürdü. Londra ve Paris hayal edilmeden önce, Gazze zaten gelişiyordu. İngiliz arkeolog Flinders Petrie, Gazze’nin varlığını 5,000 yıl öncesine kadar, Kanaanlılar, Mısırlılar, Filistinliler, Persler ve Yunanlıların izlerini bıraktığı Tell el-Ajjul’a kadar izlemektedir.

Dünya için Gazze, sadece temizlenmesi gereken bir yıkıntının parçasıdır. Fakat burada yaşayan Filistinliler için, burası kutsal bir topraktır.

Eğitim ve Kültürel Soykırım

Filistin, dünyadaki en yüksek okuma yazma oranlarından birine sahiptir; bu oran yaklaşık %97’dir. Savaş öncesinde, Gazze’de dünya çapında bilim insanları, doktorlar, mühendisler ve düşünürler yetiştiren 12 üniversite vardı. Bu kurumların hepsi şimdi yok edildi, çünkü eğitimli bir Filistinli, ortadan kaldırılmak istenen bir tehdittir.

İsrail, Gazze’nin okullarını hedef almanın yanı sıra, akademisyenleri, bilim insanlarını ve akademisyenleri sistematik bir şekilde öldürdü. İsrail ordusu, 90’dan fazla üniversite profesörünü, yüzlerce öğretmeni ve binlerce öğrenciyi öldürdü.

Sonuç ve Çağrı

Gazze, sadece bir şehir değil; Filistin ulusal kimliğinin belkemiğidir. 1948 Nakba’sında, 750,000 Filistinlinin yerinden edildiği dönemde, Gazze, yüz binlerce insan için son sığınak haline geldi.

Bugün Gazze’de genç bir çocuk, yıkıntıların ortasında oturuyor. Küçük bedeni etrafındaki yıkımın yanında önemsiz kalsa da, sesi net ve güzel bir şekilde yükseliyor: “Memleketim, memleketim, memleketim benim kimliğim.”

Bu, yüzyıllar süren bir mücadele ve direnişin sesidir. Filistinliler, bu toprakların özüdür. Birini silmek, diğerini silmekle eşdeğerdir.

Dünya, bu kültürel soykırımın başarılı olmasına izin vermemelidir. Gazze, silinmemeli, restore edilmelidir. Gazze, yıkıntılar değildir. Gazze, insanlığın mirasıdır.

Siz de düşüncelerinizi paylaşın veya benzer makaleleri okumak için bizi takip edin.