Cennetteki Bir Sarayın Fiyatı (Harun al-Raşid ve kardeşi Bahlul hakkında bir Sufi hikayesi)

Cennetteki Bir Sarayın Fiyatı (Harun al-Raşid ve kardeşi Bahlul hakkında bir Sufi hikayesi)

Cennetteki Bir Sarayın Bedeli

Bir gün, yoksul bir adam, hayatının sonuna yaklaşmışken, cennette bir saray sahibi olmanın hayalini kuruyordu. Yalnızca gökyüzünün en yüksek köşesinde, yıldızların arasında parlayan bir saray değil, aynı zamanda huzur ve mutluluk dolu bir yaşam hayal ediyordu. Ama bunun için ne yapması gerektiğini bilmiyordu.

Bir gece, yıldızların altında otururken, eski bir bilge yanına yaklaştı. Yüzünde derin izler ve bilgeliğin ağırlığı vardı. "Neden bu kadar üzgünsün, evlat?" dedi. Yoksul adam, içindeki derin arzuyu ve cennetteki sarayın bedelini ödeyebilmek için ne yapması gerektiğini anlattı.

Bilge, ona bir gülümsemeyle yaklaştı. "Cennette bir saray sahibi olmak istiyorsan, önce kalbindeki kötülükleri temizlemelisin. Her gün, başkalarına sevgiyle yaklaş, onları affet ve iyilik yap. Bu, cennetin kapılarını sana açacaktır."

Yoksul adam, bilgenin sözlerini dinleyerek yeni bir hayata adım atmaya karar verdi. Her sabah, komşularına yardım ediyor, yoksullara yiyecek ve giysi getiriyor, her fırsatta gülümsemeye çalışıyordu. Ancak bu süreçte, başkalarına yaptığı iyiliklerin karşılığını beklememesi gerektiğini de öğrendi.

Zamanla, cennetteki sarayının inşası başladı. Ancak bu sadece bir yapı değildi; aynı zamanda insanların kalplerindeki sevgi ve iyiliğin sembolüydü. Her gün, çevresindekilere dokunan bir yaşam sürdürdü. Lakin, bir gün, bir komşusu onu kıskanarak kötü sözler sarf etti. Yoksul adam, bu sözlere karşı sessiz kaldı ama kalbinde bir acı hissetti.

Sonunda, cennetteki sarayının inşası tamamlandığında, derin bir hüzünle bakarak, "Bu saray ne kadar güzelse, içindeki kalp de o kadar güzelleşmeli," dedi. Ama kalbinde bir yara vardı; başkalarına karşı duyduğu öfke ve acı, sarayının ihtişamını solduruyordu.

Sonuç olarak, yoksul adamın cennetteki sarayı, sadece dış görünüşüyle değil, içsel huzuruyla da değerlendirilecekti. "Cennette bir sarayın bedeli, sadece iyilikler değil, aynı zamanda affetmektir," derken, gözlerinde yaşlarla bilgeye baktı.

AYRICA OKUYUN  'Bana Işığın Nereye Gittiğini Söyle?'

Ve işte, bu hikaye bize öğütlüyor ki, gerçek cennet, sadece bir saray değil; kalbimizdeki sevgi ve affetme gücüdür. Yoksul adam, sonunda anladı ki, cennetteki sarayının en büyük mimarı kendisiydi. Ama bu yolculukta, başkalarına karşı duyulan öfke ve kıskançlık, en büyük engel olmuştu.

Cennetin kapıları, sadece sevgi ve iyilikle açılır; bu yüzden, kalbimizi temiz tutmalı ve başkalarına karşı daima nazik olmalıyız. Unutmayın, cennetteki sarayın bedeli, içimizdeki karanlığı aydınlatmakla başlar!

Benzer Haberler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir